Medya dünyasından tanıdığımız
Şafak Altun, Başarısızlığa Övgü isimli kitabında bize göz boyayan başarı
hikâyelerinin ardına gizlenmiş başarısızlıklardan, yere düştükten sonra
kalkmasını bilen insanlardan, denemekten vazgeçmeyenlerden bahsediyor ve hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan
insandır* diyor.
Yazar, kapitalist sistemin kazanmak, başarmak ve rekabet üzerine kurulu olduğuna, ancak sistemin hiçbir zaman bir şirkete sonsuza kadar zirvede olma şansı tanımadığına değinerek başlıyor kitabına. Yazara göre zirvede olan şirket rakiplerini küçümsemeye başladığı ya da risk almaktan çekindiği için yeniliklerin uzağına düşerek konumunu kaybedebiliyor. İlk dijital fotoğraf makinesini geliştirmiş olmasına rağmen, bunu piyasaya sürmekten çekinerek pazar payını kaybeden ve 2012’de iflasını ilan eden Kodak, bu konuda örnek olarak veriliyor.
Yazar, kapitalist sistemin kazanmak, başarmak ve rekabet üzerine kurulu olduğuna, ancak sistemin hiçbir zaman bir şirkete sonsuza kadar zirvede olma şansı tanımadığına değinerek başlıyor kitabına. Yazara göre zirvede olan şirket rakiplerini küçümsemeye başladığı ya da risk almaktan çekindiği için yeniliklerin uzağına düşerek konumunu kaybedebiliyor. İlk dijital fotoğraf makinesini geliştirmiş olmasına rağmen, bunu piyasaya sürmekten çekinerek pazar payını kaybeden ve 2012’de iflasını ilan eden Kodak, bu konuda örnek olarak veriliyor.
Şafak Altun, dünyaya yön veren
girişimcilerin ortak noktasının yaratıcı insanlar olmaları, farklı bir vizyonu
sahiplenmeleri, isteklerini yerine getirme konusunda sabit fikirli ve kararlı bir
duruş sergilemeleri olduğunu dile getiriyor. Bu kişiler, büyük iş felaketlerine
uğrasalar, büyük yıkım yaşasalar da geri çekilmiyorlar, başarısızlık karşısında
cesaretlerini kaybetmiyorlar. Böylece başarısızlıktan da ders almayı başararak
yollarına devam ediyorlar.
Ancak yazarın işaret ettiği
üzere, çok büyük firmaların liderleri de yeri geliyor yanlış karar alıyor, bu
firmaların bazıları iflas bayrağını bile çekebiliyor. Yazar bunun nedenlerini
liderlerin yaşadıkları çağa ayak uyduramamaları, ben bilirim yaklaşımı içinde
olmaları ya da sürekli öğrenme çabası göstermemeleri olarak sıralıyor. Yanlış
yatırımdan kaçınmak için sürekli öğrenme ve gelişime açık olmanın, bir hata
yapıldığında, hatanın arkasına saklanmak yerine hatayı deneyim olarak
algılamanın önemine değiniliyor. Bu bölümde CEO hastalığı olarak adlandırılan
Aşil Sendromu’ndan da bahsediliyor. Bazı karizmatik liderlerin dışarıya karşı,
mükemmel bir kişilik havası yarattıkları ama bu büyük gücün bile önemli
zayıflıkları olabileceği dile getiriliyor. Bu sendroma psikolojide sözde
yetkinlik sendromu deniyor.
Günümüz dünyasında tüm firmalar
yenilikleri takip edip, kendini geliştirme ve rakipleri arasından sıyrılabilme
derdinde. Ancak, bir şirket başarılı olmak için başarılı gördüğü bir başka
şirketin stratejisini alıp birebir uygulasa da arzu ettiği noktaya
ulaşamayabiliyor. “Apple gibi başarılı olmanın yolları” gibi yazılarla
yaratılan ve kural haline getirilen Apple stratejileri ve efsanelerinin
eleştirildiğine değinen yazar, bu stratejilerin HP ve Dell karşısında başarılı
olmasına rağmen, kampanyasını daha iyi bir ürünle değil de imaj reklamlarıyla
yürüten Samsung karşısında yenilgiye uğradığına işaret ediyor.
Başarısını başarısızlığa borçlu
olanlar bölümünde Altun, farklı sosyal şartlarda bireyin tutumunu gözlemleme
amacıyla gönüllü 24 katılımcının yarısına tutuklu yarısını da gardiyan rolünü
veren Prof. Phillip G. Zimbardo’nun, iki hafta sürdürmeyi planladığı ama
gardiyan rolündekilerin sadistik eğlimleri ile 6. Günde noktalamak zorunda
kaldığı deneyine yer veriyor. Deney başarısız olmuştur ama içinde bulunulan
sosyal durumun, insanın kişilik ve ahlaki tutarlılıklarını zedeleyerek, iyi
insanların çok kötü davranışlarda bulunabileceğini ortaya koymuştur. Viagra,
tansiyona iyi gelecek bir ilaç araştırılırken, post-it kuvvetli bir yapıştırıcı
geliştirmek istenirken ortaya çıkmıştır.
Kitapta Kapitalizm Hakkında
Söylenmeyen 23 Şey (Prof. Ha Joon Chang) ve Ulusların Düşüşü (Daron Acemoğlu-James
A. Robinson) isimli eserlere de değinilerek ele alınan 2008 krizi ve
kestirilemeyen insan davranışları hakkındaki bölüm oldukça ilginç. Türkiye’den
Gır Gır, İxir, Silk&Cashmere, Kiğılı
gibi örneklerin yaşadıkları başarısızlıklar da burada kendine yer
buluyor.
Şafak Altun, şirketlerin sadece
para kazanma ve kar etme amacı ile artık ayakta kalamayacaklarından çünkü artık
klasik pazarlamanın geride kaldığından dem vuruyor. Günümüze hitap eden yeni
pazarlama, insan merkezli. Şirketler bir misyon ve vizyon sahibi olmalı ve
müşteri ile işbirliği yapmalı. Karlılık, sosyal sorumluluk projeleri ile
dengelenmeli.
Altun, ağırlıklı teknoloji
devlerinin bildik bilmedik tüm ilginç hikâyelerini bir araya toplarken, güncel tanımlamalar ve olaylarla okuyucunun
ilgisini sürekli canlı tutmayı başarıyor. Bence işveren/çalışan herkesin
küresel gelişmeleri ustaca ele alan bu kitaba bir göz atması gerek.
*Yunus Emre
Başarısızlığa Övgü, Şafak Altun,
Alfa
Dünya Kitap / Haziran 2015
Dünya Kitap / Haziran 2015
Yorumlar