Gerek yazılı basında, gerek sosyal medyada insanların genel olarak mutsuzluktan şikayet ettiğini görüyoruz. Herkes mutlu olmanın derdinde. Peki ama mutluluk ya da mutsuzluk kavramı tam olarak nedir? Mutluluk, sevinç ya da coşku mudur? Memnuniyet midir? Yoksa daha fazlası mı?
Yıllarca
uluslararası satış ve pazarlama sektöründe çalışan Müge Çevik, iş hayatı içinde
tanıştığı koçluk kavramını kendine yakın bularak bu konuda çeşitli eğitimler
almış. 2011 yılında Gestalt Felsefesi ile tanıştıktan hemen sonra koçluk ve
danışmanlık firmasını kurmuş. Burada, herkesin kendi hayatındaki eksik parçayı
aradığı Mutluluk Kulübü adındaki koçluk grubu çalışmasını yürütmüş. Çevik’in
Mutluluk Kulübü isimli kitabı, bu çalışmaların bir ürünü olarak ortaya çıkmış.
Çevik, esas olanın
mutluluğa giden süreç olduğunu, amaca veya sonuca odaklanmanın mutsuzluktan
başka bir şey getirmeyeceğini söyleyerek başlıyor söze. Hepimizin sıklıkla
mutluluğu, sevinç, haz ya da memnuniyetle karıştırdığımızı; mutluluğun
diğerlerinin aksine dış etkenlere bağımlı olmadığını, insanın içinden geldiğini
ve uzun soluklu olduğunu belirtiyor.
Çevik, mutluluğu
anlama sürecinde olumsuz olaylara verdiğimiz tepkileri yeniden değerlendirmemiz
gerektiğini söylüyor. Bizi rahatsız eden bir olayda, olaya sebebiyet veren
kişiye öfkelenmek, kızmak, hırslanmak daha kolay gelir. Halbuki dikkatimizi uyarandan çok yaşananların bizde
uyandırdıklarına yöneltebilirsek mutluluk yolculuğunda önemli bir adım atmış
oluyoruz yazara göre. Organların dili bölümünde yazar, yaşadığımız hastalıklara
farklı bir gözle bakmayı öneriyor; problemli organın psikilojik, zihinsel bağlantıları
üzerinde duruyor. Kalp rahatsızlığı çeken birinin sevgi ve ilişkiler konusunda
sorun yaşıyor olabileceğine, mide problemlerinin yaşadıklarımızı içimize
sindiremediğimiz durumlarda ortaya çıkma olasılığına değiniyor.
Çevik, mutlu olmak
istiyorsak sadece farkındalığın yetmeyeceğini, bir adım öteye geçip mutsuz
olduğumuz durumları dönüştürme sorumluluğunu almamız gerektiğini yazıyor.
Aklımıza koyduğumuz şeye, gönlümüzün de razı olması gerektiğini ve irademizin sapasağlam
bu kararın arkasında olması şartını koyuyor.
Kitabın bence en
can alıcı bölümü, haddini bil, sınırlarını çiz başlıklı olanı. Yazar, kişi
kendi nefsinin sınırlarını çizerken aynı zamanda ilişkide olduğu insanlara da
kendi sınırlarını kabul ettirebilmeli diyor. Aksi takdirde, kişinin kendini
kurban konumuna sokarak mutsuzluk batağında debeleneceği uyarısında bulunuyor.
Mutlulukta bir sonraki
adım sadeleşmekten geçiyor. Bedensel, duygusal ve zihinsel anlamda
fazlalıklardan arınmak, tüm bağımlılıkları geride bırakmak ve sonrasında tüm
olumsuz yüklerden özgürleşmek gerekiyor. Çevik, mutluluğun olmazsa olmazı
gönülden hesapsız ve yargısız kabullenmedir diyor. Kader ile kavga etmeyi
bırakmayı öneriyor.
Nazım Hikmet, sen
mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin, diye sorar Abidin Dino’ya. Hiç kolay
değil, mutluluğun tarifini yapmak, yazmak. Çevik’in kitabı genel olarak kader
ve teslimiyet üzerinden kurgulanmış bir
mutluluk tarifi yapıyor diyebiliriz. Hayatımızdaki olumsuz duyguların yükünü
hafifletmek için verilen ipuçları huzur bulmak isteyenlere fayda sağlayabilir.
Mutluluk Kulübü,
Müge Çevik, Libros Yayıncılık
Dünya Kitap / Nisan 2015
Dünya Kitap / Nisan 2015
Yorumlar