
Yazar, mesajlarımızı karşımızdakinin içselleştirebilmesine olanak verecek şekilde iletmemiz gerektiğini söylüyor.
Kendi iç
sesimizdeki olumsuzluklara kulak tıkamayı öneriyor yazar. Dikkatimizi başka bir
yöne kaydırma becerisini geliştirmek ise hayatımızın kalitesini artırabilir
diye ekliyor. Böylece, sıkıntılı bir durumdan sıyrılma ya da karşımıza çıkan
fırsatları değerlendirebilme fırsatı buluruz inancını taşıyor.
Yazarın bilimsel
araştırmalara dayanarak paylaştığı bir başka konu, dış görünüşün diğer insanlar
üzerindeki etkisi. Çarpıcı bir araştırmaya göre, güzel ve çekici çocukların araba
koltuklarına bağlanma oranının güzellik açısından vasat çocuklara oranla çok
daha yüksek. Yazar fiziksel çekiciliğin anne ve babaların kendi çocuklarına
bile daha farklı davranma konusunda bir etkisi varsa bu konuyu kesinlikle daha
ciddi değerlendirmeliyiz diyor. Bunu kişisel olarak test etmek için de, en şık
kıyafetimizle bir mücevher mağazasına gitmemizi, bir süre sonra
aynı mağazayı eski püskü blucinimizle ziyaret etmemizi öneriyor.
Ağrı algımız ile
ilgili ilginç bir bölüm var kitapta. Kronik ağrıların üçte birinin hatırlanan
ağrılar, üçte birinin geçek ağrılar ve üçte birinin de beklenen ağrılardan
oluştuğu belirtiliyor. Dolayısıyla kafamızda gerçek olmayan ağrılara verdiğimiz
önemi bir tarafa bırakabilirsek hissettiğimiz gerçek ağrı belki de tahammül
edilebilir bir boyuta gelebilecektir deniyor.
Kitapta
özellikle iş dünyasında ve topluluk karşısında konuşurken işe yarayacak
iletişim tekniklerine yer veriliyor. İletişimde karşımızdaki kişinin önemli
olduğunu hissettirebildiğimiz oranda o kişinin konuşmamıza ilgisini canlı
tutabileceğimiz belirtiliyor.
Harris, 17.
bölümde Nazi ölüm kampları üzerinden tartışma konusu olabilecek bir iddia
atıyor ortaya: evet, dünyada kötü insanlar var ama bazen iyi insanlar da çevrelerinden
ve diğer insanlardan etkilenerek kötülük yapabilirler. Bir sonraki bölümde ise
kaybetmekten korktuğumuz hiçbir şeyin mutluluğumuzun gerçek kaynağı
olamayacağını söylüyor.
Harris, güçlü
olduğunuz yönlerinizi geliştirin ve zayıf yönlerinizi görmezden gelin diyor bir
başka bölümde. Günün sadece 24 saatten ibaret olduğunu ve bu süreçte yapmayı
sevmediğimiz ve pek de başarılı olamadığımız konulara fazla zaman harcamakla başarılı
olduğumuz noktalara odaklanacak zamanımızdan çaldığımıza değiniyor ve bu nedenle önceliklerimizi iyi belirlememizi öneriyor.
Kitabın sonunda
yazar kitabı bir kenara kaldırmamızı ve birkaç hafta sonra tekrar okumamızı, üzerinde
düşünmemizi istiyor.
Başlangıçta net olmayan kısımların zamanla netlik
kazanacağını söylüyor. Ağırlıklı iş başarısı hedeflenerek yazılmış
kitaptaki
tekniklerin, disiplinli bir şekilde uyguladığınızda hayatınıza olumlu
etkileri olacaktır.
Üretkenliğinizi
Ortaya Çıkarın, Vincent Harris, Arıtan Yayınevi, Çeviren: Nelda
İnan
Dünya Kitap / Popüler Psikoloji / Kasım 2014
Dünya Kitap / Popüler Psikoloji / Kasım 2014
Yorumlar