Son yıllarda yavaş yemek ve yavaş
şehir akımlarını sık duyar olduk. “Yavaşla, fark et, düşün, ezbere yaşama,
zaman ayır” benzeri mottoları olan ve gittikçe benimsenen bu felsefe
ebeveynliğe uygulanırsa ne olur? Klinik psikolog Pınar Mermer’in “Yavaş
Ebeveynlik” kitabı, modern hayatın başdöndürücü hızından yorulan anne babalar
için hayata farklı bir bakış sunuyor.
Pınar Mermer kendi ebeveynlik
felsefesini belirleyebilmek için aralarında Haim Ginott, Lawrence Cohen, Carl
Honore ve John Payne’in de yer aldığı pek çok uzmanın kitabını okumuş
hamileliği boyunca. Sonunda bir psikolog olarak okudukları, gözlemledikleri ve
deneyimlerinden “Yavaş ve Farkındalıkla Ebeveynlik” adını verdiği bir felsefeye
ulaşmış.
O kadar hızlı hayatlar yaşıyoruz
ki, yemeğimizi hızlı yiyor, pazaryerinde keyifli bir alışveriş yerine, havasız
floresanlı süper marketlerde koşturuyoruz. Hiç bir şeye tahammülümüz yok,
özellikle de beklemeye. Yazar, bütün bu karmaşada çocuğunuza tahammülünüz var
mı diye soruyor? Tahammülünüz olmayanı sevemezsiniz; sevmediğinizi
yaşatamazsınız diyor.
Uzmanlık alanı çocuklarla oyun
terapisi ve ebeveyn danışmanlığı olan yazar, iş kendi söküğünü dikmeye
geldiğinde bocaladığını da itiraf ediyor: Hamileliğinde terapiye gitmeyi kâbullenmenin
zorluğuna değiniyor. Bebek alışverişinin hayhuyundan paniğe kapılıyor.
Kendisini yalnız ve aşırı sorumluluk altında hissediyor. Ama mesleğinin verdiği
avantajla ve anne sağduyusuyla biraz dene yanıla kendi yolunu buluyor.
Kitapta yazarın dile getirdiklerine
kulak verelim: Hayatın koşuşturmacasında sevdiklerinizi terketmeyin; mutlaka
onlara zaman ayırın. Bebeğiniz için alışverişi abartmayın, arkadaşlarınızdan
isteyin. Duygusal ihtiyaçlarınıza yoğunlaşın. Mükemmel ebeveynlik diye bir şey
yok, kendinizi yormayın; yeterince iyi olduğunuzu hissetmek yeterli olacaktır. Çevrenizden ve bir uzmandan destek alın.
Yazar çocukları bir birey olarak
kâbul etmemiz gerektiğini, fiziksel ihtiyaçları kadar duygusal ihtiyaçlarının
da karşılanması gerektiğini söylüyor. Modern hayat bizi -belki sevmediğimiz-
işimizden evimize; çocukları okuldan, -belki sevmedikleri- baleye, spora, özel
derse dört nala koşturuyor. Yavaşlayıp bu akışa bakarsak çocuğumuz ve biz mutlu
muyuz? Aramızdaki ilişki sağlam mı? Yoksa istediğimiz hayatı yaşayamadığımız
için mutsuz, huzursuz ve gergin miyiz?
Bulaşıcı olumsuz hislerimiz önce
çocuğumuzu ve ailemizi, sonra bütün bir toplumu sarıp sarmalıyor. Her allahın
günü “ama başka çözüm yolu yok ki ne yapalım” diye sızlanıp gönüllü kürek
mahkumları olarak koşuşturuyoruz.

Not: Kitabı okurken aklım hep
Rana Raschid’in “Vınnn!” isimli çocuk hikâyesindeydi. Eğer henüz okumadıysanız
alın okuyun derim. Hız üzerine kurulu bu düzeni çocuklar nasıl görüyor, nasıl
kopyalıyor. İnsanın yüreğini burkan bir hikâye.
Yavaş Ebeveynlik, Pınar Mermer,
Altın Kitaplar
Akşam Kitap / Mayıs 2014
Akşam Kitap / Mayıs 2014
Yorumlar