Bu ay hangi kitaptan bahsetsem diye
düşünürken kitapçı vitrinlerinde yeni yeni görmeye başladığımız Elif Doğan'ın
(namı diğer Blogcu Anne) Annelik Her Zaman Tozpembe Değil'i dikkatimi çekti.
Kendimi kaptırıp bir kaç saat içinde bitirdiğim kitap bir nevi terapi gibi
geldi.
Elif Doğan ABD'de sivil toplum örgütlerinde
çalışıyorken anne olunca Türkiye'ye dönme kararı alıyor. Burada oğluyla daha
yakın ilgilenebilmek için profesyonel yaşamına ara veriyor. 2009'da yazmaya
başladığı bloğu en çok takip edilen anne çocuk bloglarından biri oluyor.
2010'da ikinci oğlunun doğumuyla iyice renklenen ve bir o kadar problemli hale
gelen gündelik yaşamını nükteli bir dille bloğundan paylaşıyor. Annelik Her
Zaman Tozpembe Değil adlı kitabındaki yazılar yazarın deyimiyle yol gösterme
kaygısı olmayan annece deneyimlerden oluşuyor.
Anne halleri, gebe halleri, çoluk çocuk
halleri, anne-baba ve kardeş halleri ile birlikte açık mektuplar ve anne
sözlüğü isimli bölümleri içeren kitap anne hakları evrensel bildirgesi ile
başlıyor ve annelerin hislerine tercüman oluyor.
Yazarın giriş yazısında belirttiği üzere
etrafımızdaki herkes anneliğin ulviliğinden, bebeklerin şirinliğinden;
hamilelik süresince gittiğimiz doktorlar bebekle ilgili dikkat edilmesi
gerekenlerden bahsedip duruyor. Ama kimse doğum sonrası hayatımızın ebediyen
değişeceğinden, birey kimliğimizin gerilerde kalıp anneliğin dünyamızın
merkezine oturacağından, uykusuz gecelerden, yorgun ve bitkin geçirilecek uzun
senelerden, şekli değişecek ve maalesef eskiye dönemeyecek vücutlardan, emzirme
güçlüklerinden, iki yaş krizlerinden vs. bahsetmiyor.
Dolayısıyla doğum sonrası yaşanan hemen her
şey anne için bir şok. Bir de insanın kendi başına gelince ancak idrak
edebildiği konular var tabi. Anneliğin hemen her aşaması için durum aşağı
yukarı böyle. Evet, yan komşunun huysuz bir oğlu olabilir ama sizin oğlunuz ona
benzemek durumunda değil ki. Siz yetiştireceksiniz ve efendi bir çocuk olacak
inancıyla yola çıkarsınız; kazın ayağının pek de öyle olmadığını anladığınızda
yapacak bir şey yoktur, tükürdüğünüzü yalarsınız. Anne babanızın eğitim
yöntemlerini eleştirir durursunuz ama bebeğiniz doğup da eliniz ayağınız
birbirine karışınca koşa koşa onlara sığınırsınız.
Annelik deneyimi ve anne baba olmak işte
böyle tuhaf bir durum. Öncesinde atıp tutmak kolay ama ancak başa geldiğinde
çocuk sahibi olmanın mucizevi mutluluklarını ve zorluklarını tadıp
anlıyorsunuz. Çocuk sahibi olmak bir insanı dünyada en çok mutlu edebilecek bir
kaç olaydan biri belki. Ama bir bebeği/çocuğu yetiştirirken karşılaşılacak
zorlukların çeşitleri, dereceleri bir anneyi zaman zaman isyan etme noktasına
taşıyabilir.
Hemen her annenin yaşamakta olduğu bu tarz
sorunları/sıkıntıları son derece sade ama çok naif ve neşeli bir dille anlatan
kısa yazılardan oluşma bu kitabın büyüsüne kapılmamak elde değil. Bazı yazıları
okurken gülme krizine girdiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Anne baba olmak tabii
ki sorumluluk ve ciddiyet gerektiriyor. Ama arada insanın yaşadığı sıkıntıları
ti'ye alabilmesi, insana biraz olsun nefes aldırıyor. İşte bu kitap, bir mola
anı gerektiğinde elinizin altında olmalı. Keyifle okuyacağınızı umuyorum.
Dünya Kitap / Bebek Kokulu Kitaplar / Haziran 2013
Yorumlar