Doğum, bir canlının dünyaya gelişi başlı
başına mucizevi bir olay. Bu mucizeyi bebeğin ana rahmine düştüğü andan
itibaren bilimsel bir yaklaşımla ele almaya ne dersiniz? Sabiha Paktuna
Keskin’in Boyut Yayınları’ndan çıkan Bebeğimi Beklerken kitabı yeni canlının gamet
evresinden hayata merhaba dediği yenidoğan haline kadar tüm aşamaları, biyoloji
bilgimizi tazeleyerek anlatıyor.

Doğum öncesi hayatı anlatan kitaptaki ilk
bölümde kısırlık ve yapay döllenme konusu da ele alınmış. Yapılan araştırmalara
göre kısırlık vakaları eskiye göre daha yaygın. Bunun başlıca nedenlerinin
erkekte cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve çevre kirliliği etkisi, kadında ise
daha geç yaşta çocuk sahibi olma olduğu dile getiriliyor.
Rahim içinde hayatını sürdüren bebek kendi
vücudundan, annesinden ve dışarıdan devamlı olarak uyarı alır ve bunları
kaydeder. Hatta son çalışmalara göre anadilin temelleri rahimdeyken atılır.
Bebek dilin ritmini, tonlamayı, sesli harfleri tanımayı burada öğrenir. 10.
haftadan itibaren dokunma, tat ve koku duyuları gelişmeye başlar. İşitme, görme
ve hareketler ise daha sonra gündeme gelir.
Kitaptaki hamilelik başlıklı ikinci bölüm,
yine bilimsel bir bakış açısıyla anne vücudundaki değişimlere ve bu dönemde
görülebilecek küçük rahatsızlıklara yer veriyor. Yazar, alternatif ilaçlar
dahil her tür ilacın ancak doktor kontrolünde kullanılması gerektiğini
vurguluyor. Kadının ruhsal ve sosyal açıdan doğrudan etkilendiği bu dönemde
-tabii ki doktorunun tavsiyelerini de göz ardı etmeden- eski hayatını mümkün
olduğu kadar sürdürebileceği, kendine göre bir düzen kurmasının daha iyi
hissettireceğine değiniyor. Beslenme konusunda ise dengeli bir diyetin yeterli
olduğunu, sanılanın aksine fazladan bir kalori alımına gerek olmadığını, zira genellikle
oturarak sürdürülen modern yaşamın bu ihtiyacı ortadan kaldırdığını söylüyor.
Hamile kalan her kadının, eşinin ya da
hamile bir tanıdığı olan herkesin bildiği üzere hamilelikte anne ve bebek sağlığı
doktor tarafından sıkı bir şekilde takip edilir, kan ve idrar testleri,
ultrason, ikili, üçlü test, amniyo sentez gibi çeşitli test ve yöntemlerle
bebeğin gelişimi gözlenir. Yazar tüm bu testleri, pek sık başvurulmayan
amniyoskopi ve kordosentez dahil, açıklıyor ve hamileliğin hangi aşamasında
hangi amaca yönelik istenebileceğini belirtiyor. Son kısımda ise önemli bir
noktaya, Türkiye’deki hamilenin korunma yasasına değiniyor. Bu yasada en büyük
güncel değişiklik Ocak 2011 itibarıyla, erken doğum yapan annenin doğum öncesi kullanmadığı
izinleri doğum sonrası kullanmasına olanak sağlanması.
Doğum bölümünde tahmin edilebileceği üzere
tüm doğum teknikleri, birbirine karşı avantajları, dezavantajları da
belirtilerek ve görsel olarak desteklenerek dile getirilmiş. Yazarın önemle
vurguladığı nokta annenin doğum konusunda ipleri elinde tutması ve bu süreci
doktorun yönlendirmesine seyirci kalmaması. Zira günümüzde cerrahi yöntemlerin
gelişimi ile doktorlar sezaryene çok daha sıcak bakıyor, anneleri de gerekli
olmadığı halde bu yöntemi seçmeye teşvik ediyorlar. Son yapılan yasal
düzenlemelerin sezaryen oranını düşürmeye yardımcı olup olmayacağını ise hep
birlikte önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Doğumdan sonraki bölümde annedeki değişimler
ve yenidoğanın özellikleri ele alınıyor. Burada ilginç konu başlıkları da var;
plasenta ile ilgili inanç ve gelenekler, günümüzdeki daha çok duyar hale
geldiğimiz kordon kanı bağışı gibi.
Yazar bu bölümde de annenin bebeğinden
ayrılmamak için tavır koyması gerektiğini ve bebek beşiğinin annenin yatağının yanında
yer aldığı bebek dostu hastaneleri tercih etmesini vurguluyor. Kolombiya’da
prematüre bebeklere uygulanan marsupio terapinin (yenidoğanın dik pozisyonda
annenin göğsüyle direkt temas edilecek şekilde konması) anne üzerindeki pozitif
etkileri ve yenidoğan bebekle iletişim kurma yöntemi olarak sağlıklı bebeklere
de uygulanır hale geldiği belirtiliyor.
Bu kitabı okumak bir canlı olarak soyumuzu
devam ettirme konusundaki inanılmaz inatçılığımıza bir kere daha hayran bıraktı
beni. Bir de bireysel olarak bu hayattaki varlığımızın ne kadar büyük bir şans
olduğunu ve bu şansa sahip çıkmak ve hayatımızın değerini bilmek gerekliliğini
de hatırlattı.
Bebeğimi Beklerken, Sabiha Paktuna Keskin, Boyut Yayınları, 2012
Dünya Kitap / Bebek Kokulu Kitaplar / Kasım 2012
Dünya Kitap / Bebek Kokulu Kitaplar / Kasım 2012
Yorumlar